Bizans’a Ait Olduğu Düşünülen Lahit Bulundu
KÜLTÜR SANATOsmanlı döneminde askeri hastane, günümüzde ise Kazlıçeşme Sanat olarak hizmet veren tarihi binada bulunan etkileyici mozaik tabanın, lahit ve sandık tipi mezarın yakın bir zaman da ziyarete açılması planlanıyor. Kazılar sırasında ayrıca Bizans İmparatoruna ait olduğu düşünülen lahit ve bir de sandık tipi mezar bulundu.
Zeytinburnu, Kazlıçeşme’de 1828 yılında askeri hastane olarak inşa edilen, daha sonra 1984 yılında Zeytinburnu Belediyesi Başkanlık Binası olarak kullanılan tarihi binada 2015 yılında yapılan restorasyon çalışmalarında mozaiklerin ilk bölümü keşfedildi. 2018 yılına kadar alandaki çalışmalarda mozaiklerin kalan kısmı ortaya çıkarıldı. Büyük oranla sağlam olarak keşfedilen mozaik taban İstanbul Arkeoloji Müdürlüğüne bildirildi.
Koruma çalışmaları devam ettikçe esrarengiz bir hikayeyi de beraberinde getirdi. Çalışmalar çerçevesinde mozaiklerin altında mermer bir lahit ve yapı duvarına bitişik sandık tipi mezar bulundu. Mezar içerisinden elde edilen bulgular ve kemikler üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde mozaikler Geç Roma - Erken Bizans Dönemi olarak tarihlendi. Çıkarılan kemiklerin tarihi karbon 14 sonuçlarına göre milattan sonra 221 - 38 arasına tarihlenirken DNA testleri ise şu anda Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde devam ediyor.
Bizans imparatoruna ait olduğu düşünülen lahit
TÜBİTAK incelemelerine göre, 2.yy’a ait olduğu düşünülen lahit mezarda bulunan 2 iskeletin birinin bin 750 yıllık diğerinin ise bin 775 yıllık olduğunu bildirildi. Bulunan bir diğer sandık tipi mezarda da çalışmalar tamamlandı. Keşfedilen mermer yapı eksiksiz bir şekilde restore edilerek yerine konulurken mermerleri tutan dönemin orijinal demir kenetleri temizlenerek sergilemeye hazır hale getirildi. Yapılan karbon testiyle lahit mezarda bulunan kişilerin 3. ve 4. yüzyıl tarihleri arasında yaşadıkları, kadının 30 - 40 erkeğin ise 40 - 50 yaşlarında olduğu belirtilirken bu lahidin içinde bulunan erkeğin mor mendil nedeniyle Bizans İmparatoruna ait olduğu öne sürüldü. İmparatorluk döneminde mor rengin soyluların rengi olması nedeniyle düşünüldüğü öğrenildi. Bizans İmparator olduğundan şüphelenilen erkek için antropologların incelemesinde kemiklerinde bazı hastalık izleri belirlendi.
Erkek bireyin hayattayken kaburgasının kırıldığı ve daha sonra kaynadığı ve ayrıca eklem romatizmasıyla ilgili bir hastalığı olduğu anlaşıldı. Çalışmalar bununla kalmayarak batı ucunda sonradan ortaya çıkarılan daha küçük bir mozaik alan da yerinde korunarak müzeye dahil edildi. Bütün çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Arkeoloji Müzeleri Koruma kurulları ortak çalışmasıyla yürütüldü. Kompleks içerisinde yer alan kütüphane, sanat galerisi, restoran ve kafe alanlarıyla kamuya açık hizmet veriyor. Bir şans eseri keşfedilen mozaik tabanın ve lahidin çok yakın bir zamanda ziyarete açılması planlanıyor.
“Deneme kazısıyla başlayan bir süreç bizi Zeytinburnu Mozaik Müzesi’ne getirdi”
Kazlıçeşme Sanat’ta yapılan bir restorasyon esnasında ortaya çıkarılan keşifleri anlatan Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, “Bina 1890’lı yıllarda askeri hastane olarak yapılmış bir bina, bu fonksiyonundan sonra askerlik şubesi, subay çocukları için yurt, tanzim satış mağazası gibi fonksiyonlar gördükten sonra 1984 yılında Zeytinburnu Belediyesi olarak kullanılmaya başlanmış. 30 yıl Zeytinburnu Belediye Başkanlığı olarak kullanılmış.
Belediye daha elverişli bir binaya taşınınca burayı kültür fonksiyonuna tahsis etmeye karar verilmiş. Bu vesileyle bir büyük restorasyon ihtiyacı vardı. 2016 yılında restorasyon esnasında binanın zemininde mozaik keşfedildi. Keşfedildi ve teşhire açılmıştı. Fakat biz göreve geldikten sonra binanın zemininde çıkan mozaiğin dışarıda da yani şimdi bulunduğumuz alanda da devam etme ihtimalini dikkate alarak Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü ile birlikte deneme kazısıyla başlayan bir süreç bizi Zeytinburnu Mozaik Müzesi’ne getirdi. İçerideki mozaiğin devamını bulduk. Önemlisi büyük bir sürpriz olarak mozaikle birlikte bir yapının kalıntılarını takip ederek bir lahite ulaştık. Lahidin içinden iki bireye ait kalıntı çıktı. Bu kalıntılar TÜBİTAK karbon testine gitti. Bin 755 yıllık bir kalıntıdan bahsediyoruz. İstanbul’un sur dışında bulunmuş en büyük mozaiğinden bahsediyoruz. Mozaiğin bazı bölümleri muhtelif sebeplerle zarar görmüş fakat uzmanlarımız bu zarar gören unsurları da tamamladılar.
Kağıt üzerinde en azından mozaiğin tamamını görebiliyoruz. Lahitte bildiğimiz kadarıyla bu bölgede bulunan en eski lahit. Ayrıca bir de mezar odası keşfedildi. Şimdi bu gördüğünüz yapı, dışarıda keşfettiğimiz lahit, mezar odası ve müzeyi dış etkileri karşı korumak, herkesin çıplak gözle görebilmesini sağlamak üzere yine Kültür Bakanlığı Koruma Kurulları işbirliğiyle inşa ettiğimiz bir yapı haline geldi. Burası Zeytinburnu Mozaik Müzesi. Burası Kazlıçeşme Sanat. Daha önce bahsettiğim binanın zemini sanat galerisi olarak kullanılıyor.
Binanın içindeki zemininde mozaik bulunan oda ve dışarıda Mozaik Müzemiz var. Binanın son katını da sanat kütüphanesi olarak hazırladık. Yakınlarda biten muhtes bir binayı dönüştürerek Mozaik Restoran ve Kafe olarak hizmete girdi. Bir de etkinlik mekanımız var. Bu saydığım unsurlarla birlikte Kazlıçeşme Sanat İstanbul için yeni bir kültür - sanat odağı. Aynı zamanda ziyaretçilerin burada keyifli, uzunca vakit geçirebileceği bir mekan oldu” ifadelerini kullandı.
“Burası aynı zamanda araştırmacılar için önümüzdeki günlerde yeni keşiflere gebe bir mekandır”
İstanbul’un tarihini değiştiren keşiflerin devamının geleceğini aktaran Arısoy, “Bu mozaiklerde İstanbul’un tarihini değiştirdi. Çünkü sur dışında bulunmuş en büyük mozaik. Bildiğimiz kadarıyla lahitte bazı özellikleri itibarıyla daha önce hiç görülmedik bir mermer taşıyor. Dolayısıyla burası aynı zamanda araştırmacılar için önümüzdeki günlerde yeni keşiflere gebe bir mekandır. Lahitte bulunan iki bireye ait DNA testi ODTÜ’de yapılıyor. Bir taraftan da Kültür Bakanlığına resmen buranın Mozaik Müzesi olarak teşhiri için bir özel müze olarak ruhsatlandırması için müracaatlarımız sürüyor.
Karbon testinden anlaşıldığı kadarıyla milattan sonra 350 - 400 arasında bir tarihe denk geliyor. Geç Roma - Erken Bizans demek. Lahidin içi açıldığında bir su doluydu ama mor bir kumaşın izlerini İstanbul Arkeolojisi Müzesi Müdürlüğü uzmanları tespit etti. Biliyorsunuz mor o dönemde kraliyet demek. Biz de böyle bir yapı da kraliyete mensup birisinin yattığı konusunda güçlü şüphe uyandırıyor. Şimdilik bulduğumuz bütün alanı ziyaret edilecek hale getirdik. Buranın açılışın çok sürmeyeceğini düşünüyorum yaklaşık 1 - 2 ay içinde resmen açacağımıza inanıyorum. İstanbulluları ve bütün Türkiye’yi ziyarete bekliyoruz” dedi.
Haber Merkezi: İHA
İlginizi Çekebilir