Emperyalist güçler, Anadolu’yu dört bir yandan işgale başlayınca Türk milleti bağımsızlığını korumak için Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Ulu önder Atatürk ve silah arkadaşları, savaşın zaferle taçlanması için “Zafer planları” hazırladı. Bu kapsamda 5 Ağustos 1921’de Birinci TBMM, Atatürk’e başkomutanlık yetkisini verdi.
Mustafa Kemal Paşa, aynı gün Meclis kürsüsünden şu açıklamayı yaptı:
"Efendiler! Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, Allah'ın yardımıyla behemehâl mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada bu kesin inancımı yüksek heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bütün âleme karşı ilan ederim."
Başkomutan aynı gün ordu ve millete de bir bildiri yayımladı. Bu bildiride ise şu cümleler yer alıyordu: "... Bana bu vazifeyi tevdi etmiş olan Meclis ve bu Meclis'te beliren milletin kesin iradesi, hareket tarzımın mihrakını teşkil edecektir. Hiçbir sebep ve suretle değiştirilmesine imkân olmayan bu kesin irade, her ne olursa olsun düşman ordusunu imha etmek ve bütün Yunanistan'ın silâhlı kuvvetlerinden oluşan bu orduyu, anayurdumuzun mukaddes ocağında boğarak kurtuluşa ve bağımsızlığa kavuşmaktır." Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğinde tarihte eşine az rastlanır bir seferberlik başladı. Bu öyle bir seferberlikti ki, Türk Milleti ve Ordusu el ele vermiş, neyi varsa ortaya koyarak bir ölüm-kalım mücadelesine girişmişti.
1921’in “savaşın en sorunlu dönemlerinden biri” olduğunu belirten Hakkı Uyar, “Türklerin Anadolu’dan başka gidecek yeri kalmadığı gibi, Anadolu’nun da elden çıkması, paylaşılması ve Yunan ordusunun Ankara yakınlarına kadar ilerlemesi ve yeni oluşturulan Türk ordusunun tamamen yok edilmesi söz konusudur” dedi.
HABER MERKEZİ
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.