Kızamığın yüzyıllardan beri bilinen ve çocukluk çağının önemli döküntülü hastalıklarından biri olduğunu belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, kızamık aşısının önemi hakkında açıklamalarda bulundu.
“Dünyada hala sorun olmaya devam ediyor”
Kızamığın bulaşıcı olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Şen, “Kızamık yüzyıllardan beri bilinen ve çocukluk çağının önemli döküntülü hastalıklarından biridir. Kızamık bulaşıcıdır. Gelişmiş ülkelerde etkin aşılama sayesinde artık hiç görülmeyen bu hastalık gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde sorun olmaya devam etmektedir. Dünyada endemik olan bir hastalıktır. Geçmiş yıllarda 2-4 yılda bir bahar mevsiminde epidemiler görülürdü ve toplumdaki tüm duyarlı çocuklar hastalanırdı” diye konuştu.
“Temas yoluyla bulaşabilir”
Kızamık aşılaması öncesi hastalığın sıklıkla 5 ile 10 yaş arasında görüldüğünü dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Şen, “1980’li yıllardan sonra aşının birçok ülkede rutin uygulamaya girmesi ile kızamık vakalarının görülme sıklığı azalmış ve hastalığın görülme yaşı ise okul öncesi yaşlarına kaymıştır. Aşılama oranları yetersiz olan toplumlarda hastalık en sık 4 yaş civarında görülmektedir. Anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar nedeniyle ilk 3-4 ayda hastalık son derece nadirdir. Eğer anne kızamık geçirmemiş veya kızamığa karşı aşılanmamışsa hastalık yeni doğan bebekte dahi görülebilir. Kızamık hastalığının etkeni bir RNA virüsüdür. Düşük ısılarda canlı kalabildiğinden kış sonu ve ilkbaharda epidemiler yapar. Virüs ile temas sonrası duyarlı kişilerin yüzde 90’ında hastalık gelişmektedir” şeklinde konuştu.
“Kızamık ölümcül olabilir”
Temastan sonra döküntülerin ortaya çıkmasına kadar geçen sürenin yaklaşık 14 gün olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Şen, “Virüs damlacık yoluyla bulaştıktan sonra solunum yolu mukoza hücrelerinde çoğalır, bölgesel lenf bezlerine, oradan da kan yoluyla deri, konjonktiva bronşlar, karaciğer, beyin, dalak ve tüm vücuda yayılarak ciddi tablolara sebep olabilir. En sık gelişen komplikasyonları otit, zatürre ve beyin zarlarının tutulumu olan ensefalomiyelittir. Kara kızamık vakalarında havale, deliryum, koma, solunum yetmezliği, deri ve mukozalarda kanamalı döküntüleri izlenebilir. Genellikle bağışıklık sistemi baskılanmış çocuklarda görülen bu tablo ölümcüldür. Kızamık vakalarında özel bir tedavi yoktur. Tedavi semptomlara yöneliktir, ağır kızamık vakalarında tedaviye A vitamininin eklenmesiyle ölüm ve diğer komplikasyonlar azalmaktadır. Kızamık aşı ile önlenebilir bir hastalıktır. Canlı atenüe kızamık aşısı, kızamıkcık ve kabakulak aşısı ile birlikte tüm çocuklara rutin olarak 12. ayda yapılmaktadır. Aşının ikinci dozu 4 -6 yaşlarında uygulanmaktadır. Kızamığın endemik olduğu bölgelerde veya salgınlar sırasında süt çocuklarının erken korunması için ilk doz aşı 9. ayda yapılabilir. Epidemiler sırasında aşılama yaşı 6. aya kadar indirilebilir. İlk aşı dozu 1 yaşından önce yapılanlar mutlaka 12-15 aylık iken ikinci kez aşılanmalıdır. Bu çocuklara 4-6 yaşlarında üçüncü doz aşı da gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.